Doktor Luka'nın Amacı
Tanrı'nın beni Luka serisi üzerine vaaz vermeye başlattırdığına inanıyorum. Öncelikle bu kararı nasıl aldığımı ve bu karar üzerinde nasıl devam edeceğimi sizlere anlatacağım.
Mesih'in İnsan yüreğini anlayan derin anlayışını, hayatımızın tüm katmanlarını ve yüreğimizin içini görebilme yeteneğini büyük bir sevinçle sizlerle paylaşmak istiyorum. Meryem gibi Mesih'in ayaklarının dibine oturarak para sevgisinden, böbürlenmekten uzak yarın için endişe duymayacağım ve özgür kalacağım ana dek öğretişindeki yaşam suyundan içmek istiyorum. Ben buraya kutsal, gerçek ve sahici olmaya geldim. Kilisecilik oynamaya ya da hayatımı gereksiz şeylerle doldurmaya gelmedim. Tüm bu şeyler ve O'na olan açlığım beni Tanrı yolunda ilerlerken emekleme hızında olmayayım diye dua etmeye sürükledi. Bu yoğunlaşma ve duaların sonucunda müjdeyi çalışmaya ve onu anlatmaya karar verdim. Son birkaç ayımı İsa'nın sözlerine ve söylediği bu sözleri nasıl yerine getirdiğine çalışarak geçirdim. Bu da İsa'ya karşı içimde yeni bir özlem oluşmasıyla sonuçlandı. O, sadece sırf babasının isteğinden dolayı tüm iyi niyetiyle kendisini bizim için feda etti. Bu ona büyük bir özlem duymama neden oldu.
Kilisemizde misyonlar haftası olacaktı ve bende tüm dikkatimle "Son Buyruk"a odaklanmıştım. Uzun süredir müjdenin içinde İsa'yla birlikte olmamdan dolayı kelimeler, cümleler aklıma gelmeye başlamıştı. Şöyle diyordu. "Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin". Geçmiş yıllara bakarak şunu hatırlıyorum; bu sözler her pastörün yüreğini etkiler ve onun öğretiş yolunu aydınlatarak gideceği yolu gösterir. İsa gönderdiği kişilerin görevini şu şekilde açıklıyor: Söylediği her şeyi insanlara öğretmek ve İsa'ya itaat etme konusunda yardım etmek. Ne konuda vaaz edeceğini düşünen yeni bir pastörün üzerindeki tesiri anlayabildiniz mi?
İsa'nın öğretişine olan yoğunlaşmam sonucunda oluşan deneyimim ve tüm söylediklerini öğretme konusunda "Son Buyruk"ta verdiği açık emir sayesinde Luka Kitabı'nı bir seri olarak vaaz verme konusundaki kararım böylece ortaya çıkmış oldu.
Neden Luka Kitabı?
Neden Luka ? Birinci olarak, diğer kitaplara nazaran en çok Luka kitabını okuyup çalışmışlığım olduğu için. İkincisi ise, Çarşamba günü Glen Matta kitabından öğretiyordu. Markos ise Luka kitabı kadar İsa'nın öğretişini içermiyor. Belki de en çok haşır neşir olduğumuz Yuhanna kitabı ise İsa'ya özgü deyişleri içermiyor. Üçüncü olarak ise Advent sezonu yani İsa'nın gelişini kutlama zamanı yaklaşıyor. Bu konuyla ilgili Luka'da 80 tane ayet bulunmakta ve bu 80 ayet noeli kutlarken bize çok yardımcı olacağı için Luka kitabını seçtim.
İzleyeceğimiz prosedürü açıklıyorum. Dengelenmesi gereken iki prensibimiz var. İlki; planlarımızı engellememesi ve bizi değiştirmesi için Kutsal Ruh'un özgürlüğünü koruyoruz. Bu kitabın ayet ayet açıklamalarına takılıp kalmamalıyız. Öyle olursa ihtiyacımız olduğunda başka metinlerle bizi değiştiremez. Özgürlüğün prensibi budur. Bununla dengede durmayı sağlayacak diğer bir prensip ise disiplindir. Söz'ü öğretenler istedikleri ya da istemedikleri bir konu hakkında vaaz veren tıpkı herkes gibi günahlı kişilerdir. Bu yüzden çok seçici olmamanın bir yolunu bulmalıyız. Luka, Elç. İşl. 20:26-27'de şöyle diyor. “Bu yüzden bugün size şunu açıkça söyleyeyim: Ben kimsenin uğrayacağı cezadan sorumlu değilim. Tanrı'nın isteğini size tam olarak bildirmekten çekinmedim.”Bir vaiz diğer kitapların öğretişinden kaçınarak belirli kitaplardan öğretemez. Disiplin prensibini yerine getirmenin en iyi yolu tüm kitaplardan öğretmektir.
Bu iki prensip, özgürlük ve disiplin, dengededir. Çünkü Ruh'tan gelen vaaz serisini sekteye uğratma isteği mi yoksa gelecek vaazın verdiği korku mu? Bunları ayırmak kolay değildir. Bu nedenle bu dengeden bir kaçış yoktur. Tanrı'nın altında yaşayan Ruh'u dinleyeceğime ve Tanrı'nın isteğini size bütünüyle açıklayacağıma dair söz veriyorum.
Sayın Teofilos
Şimdi Luka 1:1-4'e dönelim. Luka Kitabı'nın girişi ya da önsözü sadece Luka Kitabı'nın değil aynı zamanda da Elçilerin İşleri kitabınında bir kaydıdır. Luka ve Elçilerin İşleri kitaplarının ikisini ele alırsanız göreceğiniz şey Luka'nın Yeni Antlaşma'yı herkesten fazla (Pavlus'tan bile) yazdığıdır. (Bu yüzden oğluma ikinci adını Luka olarak verdim) Her iki kitabın da ilk ayetlerini okursanız aynı işin iki serisi olduğunu anlarsınız. Luka 1:1-4;
“Sayın Teofilos, Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişiti. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkarı olanlar bunları bize ilettiler. Ben de bütün bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm. Öyle ki, sana verilen bilgilerin doğruluğunu bilesin.”
Elçilerin İşleri 1:1,2:
“ Ey Teofilos, İlk kitabımda İsa'nın yapıp öğretmeye başladığı her şeyi, seçmiş olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla buyruklar verip yukarı alındığı güne dek olanları yazmıştım.”
Teofilus'a olan çift taraflı referanslardan ve ilk kitaba olan referanstan açıkça anlaşılıyor ki Luka Teofilus için iki ciltlik bir kitap yazmayı amaçlamıştır.
Peki bu iki adam da kimdir? Bazıları Teofilus'un bir birey olmadığını yalnızca Luka'nın yazılarında Hristiyanlar için bir sembol olduğun iddia ettiler. Bu görüşe karşı bir kanıtlarıda var.dı Teofilus'un (Theophilus) iki ayrı Grekçe kelimeden oluştuğu doğrudur. Theos ve philus. Bu Türkçe'de “Tanrı dostu” anlamına gelir. Teofilus'un bir sembol olarak düşünülmesindeki kesin tartışma ise Luka 1:3'te “Sayın Teofilos” denilmesidir. [bkz. İngilizce metin]. Bunun nedeni ise Elçilerin İşleri metninde Romalı üst düzey memurlardan bahsedilirken aynı hitabın kullanılmasıdır. Elç. İşl. 23:26, 24:3'te “Sayın Vali Feliks”; 26:25'te “Sayın Festus” olarak kullanılmıştır. Bu “Sayın Teofilus'un” Roma Devleti'nde Musevi olmayan önemli bir memur olduğuna inanmak için iyi bir kanıttır ve inanmamak için bir neden yoktur. Luka'nın yazılarında onu kullanmasındaki amaca daha sonra döneceğiz.
Dr. Luka ve Yazılarındaki Amacı
İlk olarak bu iki cilttlik işin yazarının Luka olduğunu nereden biliyoruz ve Luka kimdir? Yeni Antlaşma'da Luka'nın adı üç defa anılıyor. Koloseliler 4:14'te Pavlus Roma'dan Kolose'ye yazıyor. “Sevgili hekim Luka'yla Dimas da size selam ederler.” Koloselilerle aynı zamanda gelen Filimon'a olan mektubunun 23. ayetinde şöyle diyor. “Mesih İsa uğrana kendisiyle tutuklu bulunduğum Epafras, emektaşlarım Markos, Aristarhus, Dimas ve Luka sana selam ederler.” Son olarak da Pavlus'un son yazdığı kitap 2. Timoteos'u Roma'dan Efes'e gönderiyor ve burada Luka'dan bahsediyor. 4:11'de “Yanımda yalnız Luka var. Markos'u alıp beraberinde getir, yapacağım hizmette bana yardım eder.”
Okuduğumuz ayetlerden Luka hakkında öğrendiklerimiz:
1) Bir hekim olduğu,
2) Pavlus'un gezgin hizmetinde ona yardımcı olduğu,
3) Yakın arkadaşı Demas dünyevî ayartılardan dolayı yoldan çıksa dahi Pavlus'la yolun sonuna kadar gittiğini,
4) Anlaşıldığı üzere sevilen birisi ve Pavlus Luka'dan hoşnut olduğunu öğreniyoruz. Çünkü Luka'nın sadakatine karşı ufak bir tanıklık bile yok.
Luka'nın elçilerin öğretişine olan sarsılmaz bağlılığı Pavlus'un ona olan hizmetteki sevgisiyle görülüyor ve Luka'nın bilgideki ustalığı tıbbî alanda kanıtlanıyor. Luka, Yeni Antlaşma yazarları içindeki en hırslı görevi üstleniyor. Mesih'in dünyadaki işlerini, öğretişlerini ve ilk otuz yıldaki kilisenin yayılma tarihini kapsayan iki ciltlik bir kitap yazıyor. Luka'ya olan borcumuz gerçekten muazzam.
Peki Luka ve Elçilerin İşleri'ni yazan Luka'nın bahsettiğimiz Luka olduğunu nereden biliyoruz. Kitapların başındaki başlıklar bu mektupları kitapları alan ilk Hristiyanlar tarafından kitapların ayırt edilebilmesi için koyuldu. Luka'ya da herhangi bir Söz yazarı hiçbir zaman kendi adından bahsetmedi. Peki bu iki ciltlik işi kimin yaptığını nasıl anlayacağız?
Bunun asıl nedeni Muratorian Canon sisteminin Luka'yı işaret etmesidir. Bunun haricinde de başka bir kişinin belirtildiğine dair bir kanıt da yoktur. Bu duruma karşı zıt bir mevzu da olmadığına göre genellikle eskiden yapılmış bu tarz şeylere itimat ediyoruz. Luka ile şüphe duyulacak herhangi bir konu yoktur. Luka sevilen bir doktor, aynı zamanda da Luka ve Elçilerin İşleri kitaplarının da yazarıdır. Şimdi Luka 1:1-4'teki girişe geri dönelim. Bu dört ayetin anlatmak istediği nedir? Anlatmak istediği asıl neden, Luka ve Elçilerin İşleri kitabını neden yazmasıyla alakalıdır. Luka, Teofilos denilen Romalı memuru ve belkide ona benzeyen kişileri duydukları Hristiyan öğretilerinin doğru olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Bu dört ayet içindeki diğer her şey bu amaca bağlıdır ve bu amacı destekler.
Teofilos'u Hristiyan öğretilerinin doğruluğu hakkında ikna etme konusunda şu iki soru sorulmalıdır.
1) Hristiyanlığın doğruluğu konusunda birisini ikna etmek önemli midir?
2) Nasıl yapılabilir?
Doğruluk hakkında ikna etmek
İlk soruya olan cevap, “Evet, Hristiyanlığın doğru olduğu hakkında insanları etkilemek doğrudur.” En azından Luka böyle olduğunu düşünüyor. Bu soru gerekli bir soru aslında. Çünkü hem eğitimli kesim hem de normal kişiler Hristiyanlığa inanmanın doğru olduğuna inanacak yeterli bir sebep olmadığı için gözü kapalı atlamanın doğru olduğunu düşünüyorlar. Bu şekilde bir somut bir şey arayanlar için Kutsal Ruh devreye giriyor. Böyle bir kişi bir inanlıya neden inandığını sorarsa “Kutsal Ruh bana doğru olduğuna güvence veriyor.” cevabını alacaktır.
Ama Luka'nın inanç konusunda anladığı şey bu değil. İlk olarak Teofilos'un Müjde'yi öğrendiği kişilerden aldığı kanıt Luka'yı memnun etmiyor. Teofilos'un öğrendiklerinin doğru olduğu konusunda Tanrı'nın ona konuşması için sadece dua etmiyor ve çok münevver bir görev üstleniyor. Elli iki bölümlük bir kitap yazıyor! Tüm bunları Teofilos'un Hristiyanlık hakkında duyduklarını onaylamak uğruna yapıyor. İkinci olarak, Luka, Elç. İşl. 17:11'de Kutsal metinlerin doğruluğunu araştıran Veriyalılar'dan bahsediyor. “Veriya'daki Yahudiler Selanik'tekilerden daha açık fikirliydi. Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak her gün Kutsal Yazılar'ı inceliyor, öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı.” Luka, iman etmeyi gözü kapalı bir şekilde atlamaya benzetenlere karşıt olan topluluğu teşvik etmeye istekliydi. Üçüncü olarak, İsa'nın dirilişini ve diriliş sayesinde iman edenleri yazarken Elç. İşl. 1:3'te şöyle söylüyor. “İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla, elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliği hakkında konuştu. Luka'ya göre, İsa her zaman kanıtlar göstermeye istekliydi. Tabii, aksiyom ve teoremlerden gelen geometrik kanıtlar değil, deneyimlerindeki yeterli güce sahip kanıtlardan bahsediyor. Bu yüzden, İsa kişilerin körü körüne inanmasını istemedi. Aksi takdirde, dirildikten sonra kırk gün kalmazdı.
Şöyle sonuçlandırıyorum. Luka, insanlara hristiyanlığın doğruluğunu ve insanları iman konusunda ikna etmenin çok önemli olduğunu düşünüyor ve bu doğruluğu ikna olan kişinin üzerinde hizmet etmeyi Luka kişisel bir görev sayıyor. Bu Kutsal Ruh'u göz ardı etmek anlamına gelmiyor. Ruh'un işi olmadan hiçkimse Söz'ün doğruluğunu itiraf dahi edemez. Lidya hakkında şöyle diyor. “Pavlus'un söylediklerine kulak vermesi için Rab onun yüreğini açtı.” Eğer Tanrı bizim ve Teofilos'un yüreğini açmasaydı, Luka'nın tüm yazdıkları boşa giderdi. Fakat Kutsal Ruh, ikna edici sözleri yok etmek yerine onları güçlendirerek insanların yüreklerini açmasını engelleyen önyargılarını kaldırır. Bu nedenle, insanları Luka gibi hristiyanlığın doğruluğu konusunda ikna etmeye çalışmak büyük önem taşımaktadır.
Luka'nın Tanıklarının Güvenilirliği
Bunu anlamaya çalışırken sorduğum diğer bir soru da bunun nasıl olabileceğiydi. Mantıklı bir insanı hristiyanlığın doğruluğu konusunda ne ikna edebilirdi? Görünen şu ki, bir şey hakkında ikna olmak için iki yol vardır. Birisi olan bir şeyi kendimizin görmesi ve duyması, bu şey hakkında sonuç çıkarmamızdır. Bir diğeri ise, orada değilsek orada neler olduğunu anlatacak bir tanık bulmaktır. İkinci durumda olayın kesinliği tanığın tahmini doğruluğuna göre değişir. Yani düşündüğümüzle tanığın anlattıklarının uyuşması.
Ne Teofilos, ne Luka, ne de bizlerden biri İsa'yı ne gördü, ne dokundu, ne de duydu. Biz dirilen Mesih'i ya da O'nun herhangi bir mucizesini görmedik. O'nun değerli öğretişlerini kendi ağzından dinlemedik. Luka, Teofilos'un Mesih hakkında öğrendiği ve öğreneceği şeylerin ikinci ağızdan yani bir tanık aracılığıyla olacağını biliyor. Yani, hristiyanlığın doğruluğu hakkında ikna olanlar ilk önce tanıkların güvenilirliği konusunda ikna olmalıdır. Doğruya götüren bu iddianın uyuştuğunu ve gerçeği anlatırken bize yardımcı olduğunu görmeliyiz.
Bizim ve Teofilos'un durumuna uyan mesajın, esaslığı ve güvenilirliği sayesinde Teofilos'a güvence verilmek isteniyor. İnandığım, Luka'nın Teofilos'a iki şey göstermek istediğidir. Biri hikayenin gerçekliği diğeri ise hikayesinin Teofilos'un durumuna ve aynı zamanda bizim durumumuza tam uymasıdır. Mesajının durumumuza tam uyması, olayı deneyimlemeden anlamamızı sağlıyor. Böyle bir şey giriş kısmında verilemez, hikayenin kendisi bunu barındırmalıdır. Hafta hafta ilerlerken açığa çıkarmaktan zevk alacağımız işte budur. Hikayemizin giriş kısmını destekleyebileceği diğer bir ikna yolu ise hikayesinin güvenilirliğidir.
Özellikle Luka, Teofilos'un güvenini sağlamak için hikayesinde üç önemli gerçek gösteriyor. İlk olarak, üçüncü ayette hikayesinin derin ve özenle yapılmış bir araştırma üzerine kurulu olduğunu söylüyor. “Ben de bütün bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm.” Her şeyi takip etti. Şöyle ki, güvenilir bir kaynağa dayandırmadığı hiçbir şeyi hikayesine koymadı. Kesin olarak her şeyi takip etti. Yaptığı işler dikkatsiz değil itinalıydı. Bu şekilde hikayenin ciddiyetiyle tam uyuşuyordu. Uzun bir süre boyunca her şeyi dikkatle takip etti. Aceleci olmadı. Sabırlıydı. Hikayesine bütünlük veren ilk şey buydu.
Araştırmasında ne kadar dikkatli olursa olsun, hikayesi yalnızca kaynakları kadar iyi olabilir. Ama Luka kaynaklarının sayısına ve niteliklerine vurgu yapıyor. Birçok yazılı kaynak var. “Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişti.” Büyük bir ihtimalle, yazılı kaynaklardan bir tanesi ve Luka'nın erişebildiği kitap olan Markos'tu. Neden bu kitap üzerinde gittiğimizi anlatmaya çalışacağım.
Birinci ayet, Kutsal Kitap çalışırken karşılaşacağımız iki hataya karşı bizi koruyor. Hatalardan biri; inancımızın esinlendiği Kutsal Kitap'ın, her yazarın hikayesini doğrudan Tanrı'dan dikte yoluyla aldığını söylemesidir. Luka bize hikayesini kaynaklara dayanarak ve araştırmalar ışığında yazdığını net olarak söylüyor. Esinlenme demek Tanrı'nın Luka'yı seçmesi ve yazısını yazarken onu yönlendirerek doğru ve güçlü bir yazı ortaya çıkarmasını sağlamaktır. Birinci ayetin bizi koruduğu diğer bir yanlış ise diğer dört incil yazılana kadar İsa'nın öğretisinin ve işlerinin sözlü olarak, ağızdan ağza aktarıldığı iddiasıdır. Luka'nın söylediği gibi, insanlar en başından itibaren İsa'nın söylediklerini ve işlerini pusulalara yazdılar. Bunun aksini iddia etmek için de herhangi bir sebep yok. Luka'nın vurguladığı ilk şey kaynaklarının sayısıydı, birçok kaynak vardı.
Daha sonra, ikinci ayette kaynaklarının niteliklerinden bahsediyor. Bu hikayelerin içeriği görgü tanıklarının söyledikleriyle uyuşuyor. “Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün himetkarı olanlar bunları bize ilettiler.” Dikkat ederseniz, olanları doğrudan alan görgü tanıkları ve Tanrı sözünün hizmetkârları arasında kendisini de dahil ediyor. “....bunları bize ilettiler.” birbirini destekleyecek yalnızca birçok kaynağı yoktu, daha iyisi, tanıklıklarıyla hikayesini doğrulayacak görgü tanıklarına doğrudan erişme imkânı vardı.
Bahsedilen görgü tanıkları ve Tanrı sözünün hizmetkârları elçilerdi. Bunu Elçilerin İşleri kitabında Luka'nın elçinin işini tanımlarken görebiliriz. Söz'e hizmet ederken ne gördülerse tanıklık yapmak için taşıma görevleri vardı. Buda İsa'nın sözlerini ve yaptıklarını koruma ve öğretisini kiliseye taşımak demekti. Birkaç yerde bu iki görevden bahsedildiğini görebiliriz. Elç. İşl.1:21, 22'de Yahuda'yı nasıl onikilerden çıkardıklarını anlatıyor. “Buna göre, Yahya'nın vaftiz döneminden başlayarak Rab İsa'nın aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa'nın dirilişine tanıklık etmek üzere bize katılması gerekir.”
Elç. İşl. 6:4'te hizmet etmeleri için kişileri kutsadıktan sonra Petrus elçilere şöyle diyor. “Biz ise kendimizi duaya ve Tanrı sözü yaymaya adayalım.” Sonra Elç.İşl.13:31'de Pavlus onikilere şunu anlatıyor. “İsa daha önce kendisiyle birlikte Celile'den Yeruşalim'e gelenlere günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halka O'nun tanıklığını yapıyor.” Son olarak Elç.İşl.26:16'da Pavlus, Mesih'in kendisine görünerek ve görevler vererek bu elçi grubunun bir parçası olması için nasıl kutsandığını açıklıyor. Mesih şöyle diyor. “Seni hizmetimde görevlendirmek için sana göründüm. Hem gördüklerine, hem de kendimle ilgili sana göstereceklerime tanıklık edeceksin.” Görgü tanıkları ve Luka dahil sözün hizmetkârları, Luka'nın işini onaylayacak sıradan tanıklar değillerdi, seçilmiş ve öğretişlerinin ardında dirilmiş Tanrı'nın yetkisine sahip, Mesih tarafından kutsanmış kişilerdi. Kısaca onlar elçilerdi.
Özetleyecek olursak, Mesih'in açıkladığı doğruluğa insanları ikna etmek gereği vardır. Dr. Luka, bunu yazmış olduğu iki kitabı ile yapmaya çalışıyor. Bizim, Teofilos için başımıza gelecek şeyler; ilk olarak gerçekten varolmuş Mesih'e tanıklık edecek güvenilir bir tanık; diğeri ise Mesih'in yaşamındaki ve öğretisini deneyim etmeden anlamamızı ve en derin özlemimizi tatmin eden hakikâti görmektir.
İşte kendi yöntemimle bulmakta olduğum İsa budur. Akşam toplantılarımıza O'nu davet etmek için can atıyorum.